22 Temmuz 2011 Cuma

California Efsanesi

Heyecandan uyuyamadım ve sabaha kadar Samarayla 0.facebooktan mesajlaştık. Sabah dedesiyle havalanında bekliyordu sarıldık ve ailelerimiz bizi uçağa bindirdi. Benim ailemin Samaradan haberi yoktu görünce şok geçirdiler. Uçağa bindiğimizde birbirimize bakıp gülümsüyorduk.

-"Keşke İstanbula gitmişken gezebilsek..."dedim
-"Keşke... Ama dönüşte gezeriz.."dedi Samara.
-"Bugün Zorro'yla buluşacaktın..."dedim
-"Saat 10'da... Saat daha 7..."dedi. Uçakta yemek dağıttıklarında çok sevinmiştik. Gizlice 0.facebook'a bekle bizi California yazdık... =D Uçak İstanbulda durdu. Bizde İstanbuldan California uçağına bindik.

-"Uyuyalım beni yalnız bırakma.."dedi Samara ve uyuduk. Rüyamda sadece küçücük ay ışığı vuran bir yerdeydik. Sahildi... İlerimizde deniz vardı. Denizin ortasında ise kamelya... Kamelyanın içinde Zorro... Ay birden büyüdü ve denizde Zorronun yüzünü gördük.Sanki resim gibiydi. Kocaman...

-"Zorro.!"diye bağırdı Samara heyecanla.Zorro onu duymamıştı.
-"Zorro.!"diye tekrar bağırdı. Güneş hızlıca doğmuştu. Samaranın sarı saçlarını ve neşeli yüzünü aydınlatmıştı. Zorro onu duymuyordu. Güneş o kadar parladı ki Zorro'yu göremez olduk. Samara koşmaya başladı. Bende peşinden gidiyordum. Deniz yokolmuş yerini hasat tarlası almıştı. Buğdayların arasından hızlıca süzülüyorduk. Biz koşarken buğdaylardan su çıkmaya başladı. Suda batmaya başlamıştık.

-"Zorro.! Zorro! Dur..!" derken Samara boğulmuştu. Onu izliyordum sadece... Mavi suyun altından gelen beyaz bir ışık onu kendine çekiyordu. Denizin içinde deniz feneri ve ev vardı. Samara tavandan süzülüp yatağa doğru battı. Onun batışını, ölümünü izledim.

-"Uyan Samara ..!"diye bağırdım ve birden uyandık. Samara ağlamaya başladı.
-"Güçlerim gidiyor..!" dedi ağlarken
-"Bu olamaz.."dedim
-"Zorro.." diye ağlamaya başladı.
-"Bence uçakta olduğumuz için..."dedim
-"Haklısın.."dedi ve ağlamasını kesti. Çok uyumuştuk. Birazdan iniş yaparız. İndik ve yürümeye başladık. Bir sürü adam boynuna tasma asmış ve isimler yazmıştı. Biblo yazanı bulduk. Bizi lüks bir arabaya bindirdiler. Giderken çığlık atarak California'yı izliyorduk.
-" Beverly Hills yazıyor.!!!"diye bağırdım. Çığlık attık. Çok mutluyduk. Her evde havuz vardı. Ve her ev çok moderndi. Zenginlerin yeriydi Beverly Hills... Hava oldukça sıcaktı. İkimizde arayıp ailemize söyledik. Pansiyon gibi bir otelin yanında durduk. Tüm hayallerimiz yıkılmıştı.
-"You're house..."dedi adam bizde çığlık attık ve teşekkür edip evin içine koştuk... Anahtarıyla kapıyı açtık. Cennet gibiydi. Son model eşyalar, çikolatayla dolu bir dolap... Direk merdivenden yukarı çıktık. İkimize ayrı oda vardı.
-"Tam hayalimizde ki gibi..."dedi Samara.
-"Burası kimin odası..?"dedim. Leopar desenli yatak örtüsü ve pembe eşyalar vardı. Samara yazıyordu.

Benim odam paris ağılıklı pembe,siyah ve beyaz ağırlıklıydı. Bayılmıştık. Odadan çıkıp kapalı olan kapıya doğru yöneldik. Kapıyı yavaşça açtık. Bu bir kıyafet odasıydı.! Çığlığı bastık..! Bayılmıştık resmen 40 ve 38 numara ayakkabılar... Medium kıyafetler...  Zıplıyorduk.!!! Valizi çöpe atmalıydık.! Bikinilerden seçip giyindik. Birbirimize güneş koruyucu sürdük ve evimizin havuzuna indik. Komşularımızı gözetllerken fazla yakışıklı olduklarını gördük bize selam verdiler. Havuz partisi yapmak istedik ama tanıdığımız kimse yoktu. Samarayla yarın Justini bulmak için yola düşeceğiz. Otel planını ilk defa uygulayacaktık. Samara hayatımda gördüğüm en gerizekalı kişi ama bazen çok zeki bunu işin sonunda göreceğiz... Eve çıktık ve ipek geceliklerimizi giyip müzik açtık dans etmeye başladık o sırada fazla yakışıklı komşularımızın bizi izlediğini gördük. El salladı Samara bende gülmeye başladım ve perdeleri kapattık. Kıkırdamaya başladık. Salonumuza indik. Plazma da Disney Channel'ı görünce tekrar çığlık atmaya çalıştık ama olmadı. Bugün o kadar çığlık atmıştık ki sesimiz kısılmıştı. Samara mutfağa gidip yeşilçay yaptı.Ve disney channel'ı izlerken kucak kucağa uyuduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder