3 Ağustos 2011 Çarşamba

İlk Gün

Sabah Justinin getirdiği formaları giydik. Kravatları ve takım ceketleri vardı. Etekleri idare eder olsa bile nefret etmiştik.

-"Asla olmaz.!"dedik aynı anda.
-"Sorry Girls but.."dedi ve sustu.
-"Bu kaşındırıyor.. Babannemin kıyafetini tercih ederim"dedi ve ceketini çekmeye başladı Samara.
-"Hiç pembe yok.!"dedim itiraz edercesine.
-"Eziyet çekiyoruz.."dedi Samara
-"Ne tür bir okula gidiyoruz Justin..?"dedim ve kollarımı göğsümde birleştirdim. Arabaya bindik. Okulun önünde ata binen öğrenciler vardı.
-"Okul öyle mi..?"dedim
-"Hapishaneye benziyor.."dedi Samara. Her ne kadar dıştan görünüşü çok kaliteli dursada ilgimizi çekmemişti.
-"California çok iyi okul burası.."dedi Justin
-"Belli oluyor"dedim
-"Geldik.. Mutlu ol..Benim için.."dedi Justin. Ona veda ettik bu çok zor olmuştu. Ve daha sınıfa girmeden müdür bizi çağırdı.
-"Hi.. Nice too meet you.."dedi ve el sıkıştık
-"Nice too meet you too."dedik aynı anda.
-"Welcome to Octavian Country Day. " diye başladı ve okul kurallarından söz etti. Bize bir roman kitabında 582 sayfalık Octavian Country Day Kuralları kitabı verdi. En küçük hatada disipline gönderilip atılacakmışız. Justinin arkadaşı olduğumuz hakkında konuşma yapmamız yasakmış. Bilmem ne bilmem ne..
-"Christopher Stilins please.."dedi Müdür. Ve çok yakışıklı bir çocuk geldi. Samara çocuğa vurulmuştu.
-"Come on.."dedi Christopher ve biz onunla müdürün odasından çıktık.
-"I'm Samara.."dedi Samara ve tanıştık.
-"Ben biliyor turkish.."dedi Christopher
-"İnanılmaz..!"dedi Samara. Çok sevinmişti.
-"Büyükbaba türk benim.. But he's die.."dedi Christopher
-"Auww. Sorry."dedi Samara
-"No problem..."dedi Christopher. Gülümsediler.
-"Good.."dedi Samara
-"Bu ilk ders.. Amerikan Tarih..Bende bu dersi alıyorum ama önce bilgisayar odaya gitmek. Al bunu Biblo.."dedi ve ders programını bana uzattı.
-"Teşekkürler.."dedim
-"Sınıfta görüşürüz Samara.."dedi ve arkasına bakmadan yürürken heyecandan bir oğlana çarptı. Güldüm.
-"Samara uyan artık.."dedim gülümseyerek ve sınıfa geçtik.
-"Bize yer bul bende öğretmenle konuşayım.."dedi Samara
-"Tamam.."dedim ve sıralara baktım. En önde diğer sıralardan farklı güzel bir sıra vardı oraya oturdum. Yanıma esmer bir kız geldi.
-"Sorry.. What are you doing here.?"dedi sinirle.
-"I... I'am..I'm Turkish."dedim heyecandan konuşamıyordum.
-"Go away.!"dedi kız sinirle
-"Orayı satın almış Biblo.. Kalk.."dedi Samara.
-"Greate..."dedim ve kalktım arkalardan bir yer buldum. Samrada yanıma oturdu.
-"Welcome.."dedi Tarih hocası.
-"Hi.!"dedi Samara
-"Oh.! You must be new students"dedi öğretmen
-"Yes.."dedim
-"Biblo and Samara... And you .."derken öğretmen bir çocuk sözünü kesip
-"Perfect.."dedi yakışıklı bir çocuk.Gülümsedik.
-"in Turkey.."dedi Öğretmen
-"Yes.."dedi Samara
-"Okay.. What do you think about the course Biblo..?"dedi öğretmen. Ama hiçbir şey anlamamıştım. Takıldım.
-"Sakin ol."diye fısıldadı Samara
-"America, England, Turkey, İtaly.."dedi Öğretmen
-"David Beckham's transfer..?"dedi Samara. Ve tüm sınıf gülmeye başladı.
-"No, not..we are talking about the American Revolution ..."dedi öğretmen
-"Sorry.."dedim
-"Okey,tell me who the Americans beat the British?"dedi öğretmen. Tabii biz anlamadık.
-"The great battle of our ancestors was to keep enemies away from the sea."dedi bize bağıran kız.
-"Very nice...."dedi öğretmen. Tenefüs zili çalmıştı.
-"Bu kıyafet kuralı yüzünden hepimiz hostes gibi görünüyoruz.."dedi Samara bahçeye çıkarken. Bahçe çok büyüktü ve kocaman beyaz sandalye ve masalar vardı. Herkes bizimle konuşmaya çalışıyordu.
-"Hi I'am Tilda.."dedi bize bağıran kız.
-"Hi.."dedik ve bizimle arkadaş olmaya çalıştı. Bizde kabul ettik. O sırada Samara'nın Christopher'ı geldi
-"Selam Samara oturabilir miyim..?"dedi Christopher
-"Tabii.."dedi Samara. Christopher gülümsedi ve sandalyeyi kendine doğru çekerken Tilda sandalyeyi tuttu.
-"Go away..!"diye bağırdı Tilda. Christopher gözü arkada yerine gitti.
-"Why..? Chris is very good."dedi Samara gülümseyerek.
-"And handsome... "diye devam etti Tilda. Samara kıskanmıştı.
-"Yes.."dedim kıkırdayarak ortamı yumuşatmaya çalışmıştım
-"If you want to be here permanently you must follow the rules.Example Let me give them a scholarship..! Iyyyk.!" dedi Tilda. Ben anlamamıştım
-"Burada kalıcı olmak istiyorsak kurallara uymalıymışız. Örneğin onlar bursluymuş ve burslulardan hoşlanmıyorlar."dedi Samara. Bu ne kadar aptalcaydı..?!
-"Opss.."dedim
-"Very bad ... "dedi Tilda gülümseyerek ve kalktı. O okulun en zengin, en popüler kızıydı. Bizde çantamızı alıp okulun yatakhanesine doğru yürümeye başladık.
-"Çok şanslıyız..."dedim Samaranın koluna girerken.
-"Öyle mi nedenmiş..?"dedi Samara
-"O okulun en zengin ve popüler kızı.."dedim
-"Bizim ise Justinimiz var.. Veee Chris'e öyle davranmasından hoşlanmadım."dedi Samara
-"Hadi ama bilirsin o kızlar hep öyle davranır.."dedim
-"Burslu olmak Türkiyede büyük başarı demek burada niye o kadar insafsızca..?"dedi Samara sinirli bir şekilde
-"Samara iyi ki bize iyi davrandı..! Okulda herkes ondan korkuyor.."dedim
-"Haklısın ama çok samimi olmayalım.."dedi Samara. Tilda gerçekten çok zengindi. Kendi uçağı bile vardı.
-"Please..?"dedi şoförü Tildanın çantasını kocaman son model arabaya koyarken. Biz ise yatakhanemize geri döndük. Üstüste yatıyorduk ve inatçı Samara üst katı kapmıştı. Yatakhaneden hoşlanmamıştım... Justini özlüyordum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder